SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

İHSAR VE CEZA-İ’S-SAYD

<< 873 >>

باب: دخول الحرم ومكة بغير إحرام.

18- Harem Bölgesine Ve Mekke'ye İhramsız Girmek

 

-ودخل ابن عمر، وإنما أمر النبي صلى الله عليه وسلم بالإهلال لمن أراد الحج والعمرة، ولم يذكره للحطابين وغيرهم.

İbn Ömer Mekke'ye ihramsız olarak girmiştir.  Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, yalnızca hac ve umre yapmak isteyen kimsenin ihrama girerek telbiye getirmesini emretmiştir. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem oduncuları ve diğerlerini zikretmemiştir.

 

حدثنا مسلم: حدثنا وهيب: حدثنا ابن طاوس، عن أبيه، عن ابن عباس رضي الله عنهما: أن النبي صلى الله عليه وسلم وقت لأهل المدينة ذا الحليفة، ولأهل نجد قرن المنازل، ولأهل اليمن يلملم، هن لهن، ولكل آت أتى عليهن من غيرهم، ممن أراد الحج والعمرة، فمن كان دون ذلك فمن حيث أنشأ، حتى أهل مكة من مكة.

 

[-1845-] İbn Abbas r.a. şöyle demiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Medine'liler için Zul-Huleyfe'yi, Necd'liler için Karn'ı, Yemenliler için Yelemlem'i mîkat (ihram sınırı) olarak belirlemiştir. Bunlar hem belirtilen memleketler hem de onlar dışında hac ve umre yapmak amacıyla bu sınırlara gelenler içindir. Bu sınırın içinde bulunanlar ise her nerede bulunurlarsa oradan ihrama girerler. Hatta Mekke'Iiler Mekke'den ihrama girer.

 

 

حدثنا عبد الله بن يوسف: أخبرنا مالك، عن ابن شهاب، عن أنس بن مالك رضي الله عنه:

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم دخل عام الفتح وعلى رأسه المغفر، فلما نزعه جاء رجل فقال: إن ابن خطل متعلق بأستار الكعبة، فقال: (اقتلوه).

 

[-1846-] Enes b. Malik r.a. şöyle demiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem fetih yılı Mekke'ye başında miğfer ile girdi. Miğferi çıkarınca bir adam gelip İbn Hatal Kabe'nin örtülerine tutunmuş" dedi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O'nu öldürün" buyurdu.

 

Tekrar: 3044, 4286, 5808

 

 

AÇIKLAMA:     Buhari, İhramın hac ve umre yapanlara özgü olduğunu kabul etmiş, İbn Abbas'ın hadisinde yer alan "hac ve umre yapmak isteyenler" sözünün zıt anlamını (mefhum-u muhalifini) delil getirmiştir. Bundan anlaşılan zıt anlama göre, hac ve umre amacı dışında Mekke'ye gelip gidenlerin ihrama girmesi ge­rekmez.

 

Alimler bu meselede ihtilaf etmişlerdir.

 

a- Şafiî'den meşhur olan görüş bunun mutlak olarak gerekli olmadığıdır. Bir diğer görüşe  göre  mutlak olarak gereklidir.  Mekke'ye  sürekli girip  çıkanlar hakkında görüş ayrılığı mezhep içinde de söz konusudur. Evla olan bunun gerekli olmadığı konusudur.

 

b- Şafiî dışındaki üç imamdan meşhur olan görüşe göre ihram gereklidir. Bu imamların her birinden diğer bir rivayete göre İhram gerekli değildir.

 

İhramın gerekli olmadığı görüşü İbn Ömer, Zührî, Hasan-ı Basrî ve zahi­rîlerin de görüşüdür.

 

Hanbelîler, sürekli ihtiyaçları sebebiyle Mekke'ye gelip gidenlerin istisna edildiği görüşünü kabul etmişlerdir.

 

Hanefîler de mîkat bölgesinin içinde bulunanları istisna etmişlerdir.

 

İbn Abdilber, sahabe ve tabiînin çoğunluğunun ihramın gerekli olduğu görüşünü kabul ettiğini ileri sürmüştür.

 

Hadiste yer alan adamın ismine rastlayamadım, ancak bu kişi İbn Hatal'ı öldüren şahıs olabilir. Fakihî "Şerhu'l-'umde" isimli eserinde bu haberi getiren kişİnin Ebu Berze el-Eslemî olduğunu belirtmiştir.

 

İbn Ebî Şeybe, Ebu Osman el-Hindî yoluyla şunu rivayet etmektedir: "Ebu Berze el-Eslemî, Kabe'nin örtülerine tutunmuş olan İbn Hatal'ı Öldürdü". Bu hadis Mürsel olmakla birlikte senedi sahihtir. Bu hadisin bir şahidini İbnü'l-Mübarek el-Birr ve's-sıla adlı eserinde Ebu Berze'nin kendisinden rivayet etmiştir. İmam Ahmed İbn Hanbel de bir başka yoldan rivayet etmiştir ki bu ivayet İbn Hatal'ı öldüreni belirleme konusu ile ilgili en sahih rivayettir. Belazurî re diğer tarihçiler de bunu kesin olarak kabul etmişlerdir.

 

İbn Hatal'ın öldürülmesinin ve "Mescide giren güvende olur" hadisinin kapsamına girmemesinin sebebi şudur: İbn İshak el-Meğazî adlı kitabında, Ebu Bekir'in oğlu Abdullah ve diğerlerinden şunu rivayet etmiştir: Resulullah (s.a.v.) Mekke'ye girince "Savaşanlar dışında kimse öldürülmeyecek" buyurdu. Yalnız birkaç kişinin isimlerini söyleyerek "bunları Kabe'nin örtülen altında bulsanız bile öldürünüz" buyurdu. Abdullah İbn Hatal ve Abdullah İbn Sa'd bunlar arasındaydı.

 

İbn Hatal'ın öldürülmesini emretmesinin sebebi şuydu: İbn Hatal önceleri müslümandı. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onu ensardan bir adam ile birlikte zekat memuru olarak görevlendirdi. Yanında kendisine hizmet eden Müslüman azatlısı da vardı. Bir yerde konakladılar. Azatlısına bir keçi keserek bundan yemek yapmasını emretti. Kendisi uyudu. Uyandığında azatlısının yemek yapmadığmı gördü. Üzerine atılarak onu öldürdü, sonra irtidat ederek müşrik oldu. Onun, Resulullah'ı hicveden şarkılar söyleyen iki cariyesi vardı.

 

ibn Hatal'la ilgili bu olay; Mekke hareminde hadlerin ve kısas cezasının uygulanabileceğine delil getirilmiştir.

 

ibn Abdilber şöyle dedi: İbn Hatal'ın öldürülmesi, Müslümanı öldürmesine karşılık kısas cezası idi.

 

Süheylî şöyle demiştir: Bu hadis; Kabe'nin isyankar kimse için bir sığınak olamayacağını, gerekli had cezasını uygulamayı engellemeyeceğini gösterir.

 

Nevevî şöyle demiştir: "Mekke'de insan öldürülmez" görüşünü kabul eden-, bu hadisi "Hz. Nebi, savaşın kendisine mubah kılındığı zaman diliminde ibn Hatal'ı öldürttü" demişlerdir. Alimlerimiz buna şöyle cevap vermişlerdir: Savaşmak Peygamberimize Mekke'ye savaş anında, Mekke'ye tamamen ha­kim oluncaya ve Müşriklere boyun eğdirinceye kadar mubah kılınmıştı. İbn Hatal'ı ise bundan sonra öldürtmüştür.

 

Bu hadis, Esir'in idam edilmesinin caiz olduğuna delil gösterilmiştir. Çünkü İbn Hatal'ın ele geçirilmesi onu devlet başkanı elindeki esir konumuna getirmiştir. Devlet başkanı esiri öldürüp öldürmeme konusunda serbesttir. Ancak Hattabî "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem onu Müslüman iken işlediği suç sebebiyle öldürtmüştür" demiştir.

 

İbn Abdilber şöyle der: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem onu haksız yere öldürdüğü Müslümana karşılık kısas olarak ve ayrıca irtidat ettiği İçin öldürtmüştür.

 

Bu hadis, esire Müslüman olmasını teklif etmeden önce onu öldürmenin caiz olduğuna delil getirilmiştir. Ebu Davud hadise bu başlığı koymuştur.

 

Bu hadis, düşmandan korkma durumunda miğfer vb. silah aletlerinin kuşa­nılmasının meşru olduğunu, bunun tevekküle engel olmadığını gösterir.

 

Bozgunculuk yapanları, yöneticilere İhbar etmek caizdir. Bu haram kılınmış olan dedikodu, giybet ve koğuculuk sayılmaz.

 

باب: إذا أحرم جاهلا وعليه قميص.

19- Bilmeksizin Üzerinde Gömlek Varken İhrama Girmek

 

-وقال عطاء: إذا تطيب أو لبس جاهلا أو ناسيا فلا كفارة عليه.

Ata şöyle demiştir: Kişi bilmeksizin yahut unutarak güzel koku süründüğünde veya elbise giydiğinde kendisine kefaret gerekmez.

 

حدثنا أبو الوليد: حدثنا همام: حدثنا عطاء قال: حدثني صفوان بن يعلى، عن أبيه قال:

 كنت مع رسول الله صلى الله عليه وسلم، فأتاه رجل عليه جبة فيه أثر صفرة أو نحوه، كان عمر يقول لي: تحب إذا نزل عليه الوحي أن تراه؟. فنزل عليه ثم سري عنه، فقال: (اصنع في عمرتك ما تصنع في حجك). وعض رجل يد رجل، يعني فانتزع ثنيته، فأبطله النبي صلى الله عليه وسلم.

 

[-1847-] Safvan İbn Ya'la babasından şunu rivayet etmiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem İle birlikte idik. Üzerinde sarı rengin izi bulunan bir cübbesi olan bir adam geldi. Ömer bana: "Hz.Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e vahiy indirilirken onu görmeyi ister misin?" diye sordu. Ona vahiy indirildi, sonra vahyin ağırlığı gidince şöyle buyurdu: "Haccında yaptığını umrende de yap".

 

 

حدثنا سليمان بن حرب: حدثنا حماد بن زيد، عن عمرو بن دينار، عن سعيد بن جبير، عن ابن عباس رضي الله عنهما قال:

 بينا رجل واقف مع النبي صلى الله عليه وسلم بعرفة، إذ وقع عن راحلته فوقصته، أو قال فأقعصته، فقال النبي صلى الله عليه وسلم: (اغسلوه بماء وسدر، وكفنوه في ثوبين، أو قال: ثوبيه، ولا تحنطوه، ولا تخمروا رأسه، فإن الله يبعثه يوم القيامة يلبي).

 

[-1848-] Biri bir başkasının elini ısırdı. Adam elini çekti, ısıran adamın dişi kırıldı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem diyete hükmetmedi.

 

Tekrar: 2265, 2973, 4417, 6893

 

 

AÇIKLAMA:     Bu bölümde, bilmeksizin üzerinde gömlek varken ihrama giren kişiye fidye gerekip gerekmediği ele alınmaktadır. Buhari kesin hüküm vermemiştir, çünkü hadis fidyenin düştüğünü kesin olarak belirtmemektedir.

 

İbn Battal ve diğerleri şöyle demiştir: Hadisin delil olma yönü şudur: Şayet fidye gerekseydi Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bunu açıklardı. Çünkü ihtiyaç anında açıklama yapmayıp geciktirmek caiz değildir.

 

Malik, unutarak güzel koku süren veya elbise giyen kimseler İçinden derhal elbisesini çıkaran ve kokuyu yıkayan kimse ile buna devam eden kimse arasında ayırım yapmıştır.

 

Hadise en çok uyan imam Şafiî'dir. Çünkü hadiste yer alan kişi hükmü bilmiyordu, bu yüzden mevcut durumunu sürdürdü, bununla birlikte kendisine fidye emredilmedi. Malik'in görüşü ihtiyata dayalıdır.

 

İbnü'l-Müneyyir el-Haşiye isimli eserinde Malik'in görüşüne şöyle cevap vermiştir: Kişinin cübbesi ile ihrama girdiği sırada hüküm indirilmemişti. Bu sebeple Hz. Nebi vahyi bekledi. Hükmün indirilmesinden önce kişinin hükümle yükümlü olmadığı konusunda görüş ayrılığı yoktur. Bu sebeple kişiye, önceki durumu yüzünden fidye ödemesi emredilmedi. Ancak bundan sonra bilmeyerek elbise giyen kimse ise dinde yerleşmiş bir hükmü bilmemekte, mükellef olması dolayısıyla öğrenmesi gereken bir şeyi bilmeme konusunda kusurlu davranmaktadır. Bu kişi kendisine öğretecek kimseleri de bulabilirdi.